Son yıllarda çıkarılan yasa ve yönetmeliklerle birlikte zeytinlik alanlar bir bir madencilik faaliyetlerine açılmakta, binlerce yıllık kültür ve doğa mirasımız göz göre göre yok edilmektedir.
Zeytin, bu topraklarda yalnızca bir tarım ürünü değildir. Zeytin ağacı; barışın, bereketin, sürekliliğin simgesidir. Kuraklığa dayanıklı yapısı, toprağı tutan kök sistemi ve biyolojik çeşitliliğe katkısıyla bir ekosistem koruyucusudur. Ancak bugün, “kamu yararı” bahanesiyle çıkarılan düzenlemeler, bu kadim ağacı rantın kurbanı haline getirmektedir.
Yırca’da Gece Bastırdı, Zeytinler Kıyıldı
2014 yılında Manisa’nın Soma ilçesine bağlı Yırca köyünde, termik santral yapılması için 6 bin zeytin ağacı bir gecede kesildi. Köylüler yürütmeyi durdurma kararı beklerken, dozerler gece yarısı sessizce geldi. Bu olay, zeytinliklerin nasıl korunmasız bırakıldığının en somut örneklerinden biri olarak hafızalarda yer etti.
Bugün aynı senaryo Muğla’nın İkizköy’ünde, Milas’ta, Aydın’da, Manisa’da, Balıkesir’de ve daha birçok yerde yeniden sahneleniyor. Zeytinlikler bir bir maden sahalarına dönüşüyor.
Yasaya Rağmen Zeytine Darbe
3573 Sayılı Zeytincilik Yasası, zeytinliklerin üç kilometre çevresine sanayi ve madencilik faaliyeti yapılmasını yasaklar. Ancak 2022’de yapılan bir yönetmelik değişikliği, “kamu yararı” gerekçesiyle bu yasa hükmünü fiilen işlevsiz hale getirdi.
Buna göre:
Zeytinlikler “geçici olarak” madenciliğe açılabiliyor.
Ağaçlar sökülüp başka yere taşınabilir deniliyor – oysa zeytin ağaçları kolayca taşınamaz.
Bu değişiklikle birlikte sermaye, yasal boşluklardan yararlanarak doğaya saldırı hakkı elde ediyor.
Kömür Geçer, Zeytin Kalır
Zeytin dalının kesildiğinde içinden kara bir madde – kömür ya da petrol – akıyorsa, orada sadece bir doğa katliamı değil; aynı zamanda bir gelecek gaspı yaşanıyor demektir. O zeytin dalı artık bereket değil, acı ve yıkımı temsil eder hale gelir.
Bir başka imgede ise, bir dozerin karşısında duran küçük bir çocuk beliriyor gözümüzün önünde. Çocuğun yüzü kararlı, kolları açık: “DUR!” diyor. Bu sadece bir duruş değil; geleceğin yaşam hakkını savunma çağrısıdır.
Bu Yasa, Bu Toprağın Ruhu ile Çatışıyor
Zeytin ağaçları sadece köylülere değil, hepimize aittir. Geleceğe, kültüre, doğaya. Onları yok sayan yasalar ve uygulamalar, toprağın ruhuyla; halkın vicdanıyla çatışmaktadır.
Bu nedenle:
Zeytinlikleri madene açan düzenlemeler iptal edilmelidir. Zeytinlikler mutlak koruma altına alınmalı, “kamu yararı” bahanesiyle delinememelidir. Halkın, çiftçilerin, köylülerin söz hakkı gözetilmeden yapılan hiçbir karar sürdürülebilir değildir.
Zeytine dokunan, geleceğe dokunur. Bugün kesilen her zeytin dalı, sadece bir ağacın değil; bir yaşamın, bir kültürün, bir hakkın kesilmesidir. Zeytinlikler bizimdir. Yaşam bizimdir.