AKP-MHP iktidarının son hamleleri, Cumhuriyet tarihinde eşi benzeri görülmemiş bir pervasızlıkla karşımıza çıkıyor. CHP İstanbul İl Başkanlığı’na kayyum atanması, ardından butlan davasının gündeme sürülmesi… Bunların hiçbirinin hukukla uzaktan yakından ilgisi yok. Hukukun zerresine rastlanmayan bu kararlar, “siyasi realite” kılıfıyla halka dayatılıyor.
Kayyum kararı ve butlan davası, muhalefeti dizayn etme, demokrasiyi rafa kaldırma girişimidir. İktidar, CHP’yi içten içe bölmeyi, hizipçilik yaratmayı hedefliyor. “Böl, zayıflat, yönet” siyaseti yeniden sahneye sürülmüş durumda. Bu davalar hukuk değil, siyasetin ta kendisidir.
Evine ekmek götüremeyen, çocuğunun okul masrafını çıkaramayan, faturalarıyla boğuşan milyonlar, bu siyasi mühendislik oyunlarının karşısında sessiz kalıyor. Sessizlik, iktidarın en güçlü silahı haline geliyor. Oysa ekmek mücadelesi ile demokrasi mücadelesi birbirinden ayrı değildir.
Bugün asıl sorulması gereken soru şudur: AKP’nin niyeti CHP’yi bölüp yönetmek midir? Görünen o ki iktidar, hem CHP içinde çatlaklar yaratmak hem de muhalefeti bütünlüklü bir güç olmaktan çıkarmak istiyor. Bu strateji yıllardır aynı: Kutuplaştır, parçala, yönet!
Kayyum ve butlan davası, sadece CHP’nin iç meselesi değildir. Bu, halkın iradesinin gasp edilmesi, Türkiye’de demokrasinin infaz edilmesidir. Suskun kalmak, iktidarın planına hizmet etmektir.
Ekmek ve adalet mücadelesi birbirinden koparılamaz. Çünkü adaletin olmadığı bir ülkede ne insanca yaşam mümkündür ne de özgürce siyaset. Bugün kayyuma ve butlan davasına karşı çıkmak, halkın açlığa ve yoksulluğa karşı mücadelesinin de bir parçasıdır.