86 Yıl Sonra Değişen Bir Şey Yok
Bugün hâlâ aynı karanlık tablo sahnede.
Emperyalistler daha fazla kâr için sermaye ihracına, tekelleşmeye, silahlanmaya hız kesmeden devam ediyor.
Her savaşta insanlığın kazanımları yerle bir ediliyor; kadınlar ve çocuklar köle pazarlarına sürülüyor, doğa talan ediliyor, halklar sürgün yollarında ölüme terk ediliyor.
Gazze: Sessizliğin Utancı
Filistin’de yaşanan budur.
BM’nin kıtlık ilanına rağmen Gazze’nin işgal ve ilhakı “çözüm” diye pazarlanıyor. Çocukların üzerine yağan bombalar, hastanelerin hedef alınması, sağlık emekçilerinin ve gazetecilerin öldürülmesi…
Ve dünya kamuoyunun sessizliği!
Bu sessizlik, insanlığın vicdanının susturulduğunun ilanıdır.
Ukrayna: Silah Tekellerinin Bayramı
Rusya-Ukrayna savaşında iki halk cephelerde birbirine kırdırılıyor.
Ukraynalılar emperyalist işgalin kurbanı, Rusya’da yoksul köylülerin çocukları toprağa düşen askerler…
Fatura yine %99’un sırtında.
Kazanan? Silah tekelleri, enerji baronları!
Türkiye: Bütçe Savaşa, Açlık Halklara
Türkiye ise bu savaş politikalarının kıyısında, “stratejik derinlik” hayalleriyle sürükleniyor.
Silahlanmaya ayrılan bütçeler katlanırken; açlık, işsizlik, yoksulluk derinleşiyor.
Ekmeğimize, aşımıza, ormanımıza göz dikenlerle; barış irademizi hedef alanlar aynı odaklardır.
Barış: Lüks Değil, Sınıfsal Zorunluluk
Barış talebi, romantik bir özlem değil; emekçiler için ekmek ve su kadar temel bir ihtiyaçtır.
Çünkü savaştan nemalananlar, aynı zamanda bizi açlığa, yoksulluğa mahkûm edenlerdir.
Ne Yapmalı?
Son Söz
Bugün, 1 Eylül Dünya Barış Günü’nde tekrar haykırıyoruz:
Savaşa hayır!
Barış hemen şimdi!
Yaşasın barış!