Haber: Mehmet Rebii Özdemir
(SAMSUN)- Tez-Koop-İş sendikası Samsun şubesi Karadeniz’de Samsun, Çorum, Ordu, Giresun, Trabzon illerinde eş zamanlı basın açıklaması yaparak hükümet ve TÜHİS yetkililerine grev öncesinde son uyarılarda bulunduklarını ve üretimden gelen güçlerini insanca yaşayabilecekleri bir ücret önerilmemesi ve anlaşma sağlanamaması durumunda hayata geçireceklerini bildirdiler.
Tez-Koop-İş sendikası Samsun şube başkanı Tarık Sayın; Karadeniz’de Samsun, Çorum, Ordu, Giresun, Trabzon illerinde eş zamanlı basın açıklaması yaparak hükümet ve TÜHİS yetkililerine grev öncesinde son uyarılarda bulunduklarını ve üretimden gelen güçlerini insanca yaşayabilecekleri bir ücret önerilmemesi ve anlaşma sağlanamaması durumunda hayata geçireceklerini dile getirmiştir. !
Tez-Koop-İş sendikası Samsun şube başkanı Tarık Sayın; Diyanetin kamu işçilerinin iş bırakma öncesinde iş bırakmanın haram olduğu yönündeki fetvasının emek sömürüsünden başka bir şey olmadığını, asıl haramın işçilerin vergileriyle binmiş oldukları zırhlı araçlar olduğunu Ve hatta itibardan tasarruf olmaz diyerek Lüx harcamalarından taviz vermeyenler, yatırım ve istihdam teşviki adı altında sermaye sınıfının vergi borçlarını silenler, ödeme garantisi verdikleri ucuz kamu ihalelerini yandaş sermaye gruplarına aktaranlar, ormanları, zeytinlikleri, kamu arazilerini, tarım alanlarını maden ve enerji şirketlerine peşkeş çekenlerdir. Kısacası siyasi iktidar ve sermaye sınıfı, işçi ve emekçilerden toplanan vergilerle oluşturulan kamu kaynaklarını sınırsızca yağmalamaktadır. Diyanet İşleri Başkanlığı ise bu yağmadan payını almakta, bunun karşılığını da dini duygularını sömürdüğü işçilerin hak mücadelesinin önünü kesmeye çalışarak, onları iktidara biat etmeye zorlayarak ödemektedir. Diyanet’in fetvalarının yüzde birinde dahi sömürücü egemenlere, zenginlikten şımaranlara, “kul hakkı yiyenlere”, yağmacılara, talancılara laf edilmiyor. Hepsi birbirine sahip çıkıyor, birbirlerini aklıyorlar. “Kamuda tasarruf” diyerek kamu emekçilerinin sosyal haklarını, ücretlerini ve sosyal haklarını kısıyor, yüz binlerce insanı sefalet ücretine mahkûm ediyorlar. Diyanet’in son fetvası onun işlevinin ve amacının ne olduğunu gayet net bir şekilde özetliyor. İktidarın yalanlarına, yapay kutuplaştırıcı söylemlerine, tuzaklarına, dini duyguları sömürmesine karşı işçi sınıfının birliğini ve dayanışmasını örmesi, sıkı sıkıya kenetlenerek mücadelesine sarılması gerekiyor diyerek;
07.07.2025 tarihinde Samsun’da OMÜ işyeri baş temsilcisi Burak Can, Çorum’da Şube İdari Sekreteri Buket Özden, Ordu’da Ordu Üniversitesi işyeri baş temsilcisi Cihan Baydere, Giresun’da Şube Denetleme Kurulu Başkanı Kaan Çöçen, Trabzon’da Şube Örgütleme sekreteri Mustafa Bulut tarafından eş zamanlı kitlesel katılımların olduğu alanlardan basın açıklaması okunmuştur.
Ondokuzmayıs Üniversitesinde örgütlü bulunan Tez-Koop-İş Sendikası Samsun şubesinin baş temsilcisi Burak Can, OMÜ Kurupelit yerleşkesinde yaptığı basın açıklamasında şöyle dedi.
“ Artık yeter, sabrımız taştı, biz kamuda çalışan işçiler olarak; 2025 yılı Toplu İş Sözleşme sürecinde karşılanmayan taleplerimiz, ücret artışımız ve haklarımız için verdiğimiz mücadeleden asla vazgeçmeyeceğimizi her fırsatta dile getirdik. Bu kararlı duruşumuzun bir parçası olarak eylem planımızı kamuoyuna basın aracılığıyla duyurduk. Geçtiğimiz hafta 81 ilde iş yerlerimizin önünde bildirilerimizi okuduk. Uyardık, çağrıda bulunduk. Dedik ki: Geçim derdi büyüdü, bu teklif toplu sözleşme değil, toplu oyalamadır. İşçiyi, emekçiyi açlığa mahkûm etmektir. Ve bugün, eylem planımız doğrultusunda bir adım daha atıyoruz: Alanlardayız, meydanlardayız. Kitlesel olarak sesimizi yükselteceğiz. Fakat görüyoruz ki ne bizi duyan olmuş, halkın gerçekleriyle yüzleşen. Hükümet geçtiğimiz hafta cuma günü toplantıda bizlere yine geçim şartlarına uygun olan, kabul edilebilecek bir teklif sunmamıştır. Hatta öyle bir teklif ki işçinin emeği adeta yok sayılmıştır. Bizlere reva görülen ücret ülkede ve işçi kitlelerimiz ve kamuyu tarafından üzüntü ile karşılanmıştır. Neden mi üzüldük.”
Tez-Koop-İş Samsun şubesi OMÜ Baş temsilcisi Burak Can, açıklamasını şu ifadelerle sürdürdü.
“Bir söz vardır bilirsiniz, baltayı ağaca vurmuşlar. Başta ağaca neden üzüldün? Diye sormuş. Ağaç demiş ki, senin bana yaptığına değil, sapın gövdemdendir ben ona üzüldüm demiş. Bizi yönetenlere soruyoruz, Bu ülke hepimizin ve biz ülkemize milletimize hizmet ediyoruz. Siz bunu unuttunuz bunu! Biz ona üzüldük. Buradan meydanlardan bir kez daha sesleniyoruz. Biz emekçiyiz. Biz işçiyiz, biz köle değiliz, biz çalışıyoruz, onlar oyalıyor. Biz üretiyoruz, onlar görmezden geliyor. Taleplerimiz duyulana kadar, haklarımız teslim edilene kadar, emek mücadelemizi sonuna kadar sürdüreceğiz. İşte bu yüzden artık sokaktayız, meydanlardayız, alanlardayız. Geçinemiyoruz, zordayız. Eylemse eylem, grevse grev. Meydanlarda mı yatacağız yatarız, aç mı kalacağız kalırız. Zaten çalışan biziz, zaten aç kalan biziz. İşçiyiz biz işçi, haklarımızı alana kadar, direne direne kazanacağız. TÜİK’in açıkladığı enflasyon rakamlarıyla halkın yaşadığı gerçekler arasında dağlar kadar fark var. TÜİK’in verileri yaşadığımız geçim sıkıntısını yansıtmıyor. Mutfakta yangın var, ama TÜİK hala güzel havalardan bahsediyor. Biz emekçiler pazarda, manavda, sokakta gerçek enflasyonu yaşıyoruz. Açıkladığınız veriler bu yangını ne söndürebilir, ne de gizleyebilir. Pazardan eli boş dönen emekçi TÜİK’in verilerine değil, cebindeki üç kuruşa bakarak yaşamaya çalışıyor. Gerçekleri görmek istiyorsanız TÜİK’in verilerine değil, işçinin boş tenceresine bakın. Ülkemizde vergi yükü işçinin, emekçinin sırtına bildirilmiş. Maaşlarımız daha cebimize girmeden % 27 si eriyor. Az kazanandan çok vergi alınan bir sistemde adaletten söz edilemez. Yanlış hesaplarınızın faturasını biz emekçilere ödetemezsiniz. Çıkın bir sokağa bakın, çarşıya pazara bakın. Sadaka değil hakkımızı istiyoruz. Kuru vaat değil, toplu sözleşme hakkı istiyoruz. Adil bir ücret, güvenli bir gelecek istiyoruz. Onurlu bir yaşam talebimizden geri adım atmayacağız. Emeğimizi yok sayanlar işçinin sesini duyana bu kadar susmayacağız. Sokaklardayız, alanlardayız, meydanlardayız” dedi.