Haber: Hatun Özdemir
(SAMSUN)- 6 Şubat Kahramanmaraş merkezli ve 11 ili kapsayan depreme dair Samsun Emek ve Demokrasi Güçleri adına Ayten Kutlu yaptığı konuşmasında şöyle dedi.
“Deprem değil İhmal Öldürür. 6 Şubat Depreminin Üzerinden 2 Yıl Geçti! Ne Acımız Dindi Ne De Öfkemiz! İki yıl önce, 6 Şubat 2023’te hepimizin yüreğine kordan bir ateş düştü. Gecenin zifiri karanlığında, saatler 04.17’yi gösterirken sadece Kahramanmaraş, Hatay, Adıyaman, Malatya, Adana, Osmaniye, Gaziantep, Şanlıurfa, Kilis, Elâzığ ve Diyarbakır değil, hepimiz derin bir acıyla sarsıldık, yıkıldık. Resmî açıklamalara göre 53 bin 537 kişinin hayatını kaybettiği depremlerde Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının açıklamalarına göre 39 bin 441 bina deprem anında yıkılmış, yıkılan binalarla birlikte 271 bin 892 bina ise aldıkları hasarlar nedeniyle kullanılamaz hale gelmiştir. Çöken binaların altında kalıp kurtarılmayı bekleyen vatandaşlarımız devletin ilgili kurumlarının koordine olamaması, arama kurtarma çalışmalarının sağlıklı yürütülememesi nedeniyle göz göre göre can vermiştir. Hayatta kalmayı başaranlarsa tek kelimeyle kaderleriyle baş başa bırakılmıştır.”
İmar afları tam bir garabet
Samsun EDG adına konuşmasını devam ettiren Kutlu şöyle ifadelerde bulundu.
“Daha 2 hafta önce, 36'sı çocuk 78 yurttaşımızın hayatını kaybettiği Kartalkaya Kartal Grand Otel faciasında bir kez daha gördük ki; bu ülkenin üzerine adım adım kâr ve rant hırsını baş tacı eden, insan hayatını yok sayan bir yönetim anlayışı çöreklenmiştir. Bu yönetim anlayışı insanı, doğayı, tarihsel ve kültürel değerlerimizi sermaye kesimlerinin çıkarlarına teslim eden bir anlayıştır. Dolayısıyla iki yıl önce yaşadığımız yıkımın sebebi ne tek başına depremdir ne de binalardır. Bu büyük yıkımın sorumlusu kâr hırsıyla başı dönen, yaşadığı her karış yeri ranta çevirmeye çalışan sermayenin büyük bir sorumluluğu vardır. Asıl sorumlu bu kar hırsını besleyenler, büyütenlerdir. İmar afları gibi garabetlere imza atarak suç işleyenlerdir. İnsan hayatını yok sayarak bu sistemi her gün yeniden üretenlerdir. Aradan yüz yıl da geçse yaşadığımız acıları, bu acıları bizlere reva görenleri unutmayacağız. Depremin ilk iki günü boyunca ortalıkta görünmeyenleri de kendi sorumluluklarının üzerini örtmek için başlattıkları algı operasyonlarını unutmadık. Bizler yakınlarımızdan haber almak için çırpınırken devreye konulan bant daraltmalarını, internet kesintilerini unutmadık. Depremin yaşandığı illerde daha 24 saat geçmeden OHAL ilan edenleri, çaresizlikle kıvranan, derdine derman arayan depremzedeleri tehditleriyle susturmak isteyenleri unutmadık. Deprem bölgesine gitmeye çalışan yardımseverlerin, Belediyelerin ve gönüllü kişi ve kuruluşlarının önüne konulan engelleri ve toplanan yardımların ihtiyaç sahiplerine ulaştırılmasının engellenmesini unutmadık. Kızılay’ın çadır satmasından, yardımları zimmetine geçiren yetkililere kadar uzanan rezaletler zincirini unutmadık. Evet, aradan 2 yıl geçti. Ama yaşanan yıkımın etkisi büyük ölçüde sürüyor. Verilen sözler tutulmadığı için yaşanan sorunlar, acılar devam ediyor. AKP iktidarı bugüne kadar depremzedeler için bütçeden 2 Trilyon TL’ye yakın kaynak ayırdığını açıkladı. Buna ek olarak Milli Dayanışma desteği adında çıkartılan vergi paketi ile KDV, ÖTV. Motorlu Taşıtlar Vergisi artırıldı. Ama bu kaynakların nerede kullanıldı, nereye gitti belli değil. Aradan geçen iki yıla rağmen deprem bölgesinde hala tek bir çivinin çakılmadığı, molozların dahi kaldırılmadığı yerler var. Binlerce insan hala çadırlarda yaşamaya devam ediyor. Yüz binlercesi 21 metre karelik teneke konteynerlerde, konteyner kente dönüşmüş şehirlerde kaderine terk edilmiş durumda yaşam savaşı veriyor. Barınma, sağlıklı beslenme ve eğitim sorunları devam ediyor. En temel ihtiyaçların karşılanmasında yaşanan sorunlar sürüyor1 şeklinde ifadelerde bulundu.
Depremzedeler hala başını sokacak bir çatı arıyor
Samsun EDG adına konuşan Ayten Kutlu;
“2 Nisan 2023’de deprem bölgesini ziyaret eden Cumhurbaşkanı; “Bir yıl içinde 319 bin konut yapıp depremzede vatandaşlarımıza teslim edeceğiz” diye söz vermesine ve aradan iki yıl geçmesine rağmen ve bu sözler hala tutulmamışken, bugün depremzedelerin gözlerinin içine bakarak “201 bin 431 bağımsız birimi hak sahiplerine teslim etmenin bahtiyarlığını yaşadık" diyebiliyor. Kısacası aradan geçen iki yıla rağmen depremzedeler; Hala başını sokacak bir çatı arıyor. Temiz su, sağlıklı beslenme, nitelikli bir eğitim istiyor. Zorunlu kamulaştırma adı altında topraklarına el konulmasına itiraz ediyor. Tarım arazilerine, yüzlerce yıllık zeytinliklere binalar dikmek isteyenlere karşı mücadele ediyor. Devletin en azından depremden etkilenen evlerinin yapı denetim masraflarını karşılamasını bekliyor. Yani aradan geçen iki yıla rağmen, milyonlar Anayasasında ifadesini bulan ve sosyal ve hukuk devleti olmaktan kaynaklanan haklarını istiyor. Son söz olarak buradan depremzedeler başta olmak üzere tüm halkımıza diyoruz ki! Depremlerin, sellerin, doğa olaylarının binlercemizi yaşamdan koparan birer felakete dönüştürüldüğü, payımıza her seferinde acıların, yıkımların düştüğü, ekmeğimizin her geçen gün küçüldüğü, haklarımızın, özgürlüklerimizin ortadan kaldırıldığı bu bozuk, bu çarpık düzende sağlam çark olmaz. İnsan yaşamına, emeğe, doğaya düşman olan bu bozuk düzene, bu köhne sisteme karşı emeğin, özgürlüğün demokratik hakların mücadelesini kararlılıkla sürdüreceğiz. Kaybettiğimiz tüm vatandaşlarımızı bir kez daha sevgiyle, saygıyla anıyor, yaşamlarını kıl payı kurtaran yurttaşlarımıza ve tüm halkımıza geçmiş olsun duygularımızı iletiyor bundan sonraki yaşamlarında kolaylıklar diliyoruz” dedi.