Tarih: 07.03.2025 19:34

KESK Dönem Sözcüsü Uğurcan Albak’ın 8 Mart Dünya Emekçiler Günü mesajı!

Facebook Twitter Linked-in

Sevgili Kadınlar, 

8 MART Kadınların Uluslararası Birlik Mücadele ve Dayanışma Günü’nün tarihi, 1857’de Amerika Birleşik Devletleri’nde bir tekstil fabrikasında çalışan yaklaşık 40 bin kadın emekçinin, eşit işe eşit ücret ve daha iyi koşullarda çalışma talepleriyle örgütlenerek greve gitmesi, polisin bu greve müdahalesiyle çıkan yangında 129 kadın hayatını kaybetmesiyle başlar. 8 Mart örgütlenen, talepleri için direnen ve bu uğurda hayatını kaybeden kadınlara atıfla kadın mücadele tarihinin simge günlerinden biridir. O günlerden bu yana tüm dünyada kadınlar adalet, eşitlik, hak ve özgürlük mücadelesini yükselterek, her 8 Mart’ta emek sömürüsüne, savaşlara, yoksulluğa, eşitsizliklere, adaletsizliğe ve kadınları yok sayanlara karşı sözünü dile getiriyor, meydanları dolduruyor. 

Bizler de bu yıl 8 Mart’ı bugünün sağ, muhafazakâr ve gerici iktidarlarının yoksulluk, istikrarsızlık, şiddet; daha çok kriz getiren ırkçı patriarkal kapitalizmine, savaşlarına ve nefret söylemlerine isyanımız ve öfkemizle mücadeleyi yükselterek, aynı kararlılıkla geleceğe taşıyoruz. 

“Aile Değil Kadınız diyerek tüm kadınları erken egemen sınırlara ve kapitalist sömürüye karşı emek ve özgürlük mücadelesini büyütmeye çağırıyoruz” dedi.

ERKEK EGEMEN SINIRLARA VE KAPİTALİST SÖMÜRÜYE KARŞI EMEK VE ÖZGÜRLÜK MÜCADELESİNİ BÜYÜTMEYE çağırıyoruz.   

Kadını birey olarak görmeyen, aile içinde toplumsal cinsiyet rollerine hapsedip kamusal alandan uzaklaştırmaya çalışan AKP-MHP iktidarının 2025 yılını “Aile Yılı” ilan etmesine, bu söylemle ve beraberindeki politikalarla kadınları eve, aileye ve erkeğe tabi kılmanın zemini oluşturmasına karşı sözümüzü örgütlüyoruz. 

Sözde bizler düşünülerek gündemde tutulan yeni çalışma modellerinin bizlerin değil; bakım evleri, kreşler açmayan, analık izni ve ebeveyn izni gibi düzenlemelerin, ilgili uluslararası standartların ve kadınların istihdam olanaklarını artıracak gerçek politikaların hayata geçirilmesi için hiçbir girişimde bulunmayan iktidar için olduğuna şüphemiz yok.

AKP'nin, yerlilik ve millilikle kuşatılmış tek tip bir aile anlayışı dayatan geleneksel cinsiyet rollerini ve eril tahakkümü pekiştiren cinsiyetçi düzenlemelerine, “aile yılı" adı altında kadınların emeğini ve kimliğini görünmez kılmaya çalışmasına,

Bakım emeğinin sorumluluğunu kadına yükleyen çocuk, yaşlı, hasta, engelli bakımının sosyal devletin sorumluluğu olduğunu kabul etmeyen politikalarına, 

“Kadınların iş ve aile yaşamını uyumlulaştırması “adı altında güvencesiz, kısmi, uzaktan, esnek çalışmayı esas alan istihdam politikalarıyla ekonomik bağımsızlıklarını kısıtlamayı hedeflemesine; 

Şiddete maruz kaldığımızda "aile birliği"ni koruma adına sessiz kalmamızın beklenmesine karşı çıkıyoruz.

Esnek ve güvencesiz istihdam değil güvenceli istihdam, güvenli iş yerleri İSTİYORUZ.

Çocuk bakımının kadının değil, ebeveyn sorumluluğu olduğunu, her mahalleye ücretsiz, nitelikli, kreş açılmasının gerekli olduğunu hatırlatıyoruz.

"Kadın Bakanlığı kurulması konusundaki ısrarımızı yineliyor; “2025 AİLE YILI” DEĞİL “KADIN YILI” DİYORUZ. 

Bu 8 Mart’ta da demokrasi, eşitlik, barış ve özgürlük talebimizi yükseltiyoruz. 

SAVAŞ POLİTİKALARINA SON VERİLSİN! KAYNAKLAR EĞİTİME, SAĞLIĞA VE KADIN İSTİHDAMINA AKTARILSIN! İFADE VE ÖRGÜTLENME ÖZGÜRLÜĞÜNÜN ÖNÜNDEKİ TÜM ENGELLER KALDIRILSIN! diyoruz. 

Şiddetsiz Bir Yaşam İstiyoruz!

Dünya genelinde her 3 kadından 1’i fiziksel veya cinsel şiddete maruz kalıyor. Türkiye’de ise kadın cinayetlerinin geldiği boyutu, 2024’ün Ekim ayından bu yana endişeyle takip ediyoruz. 2024’ün son aylarında Narin’in ailesince katledilmesi ve izleyen günlerde artan kadın cinayetleri, eril yargının Muğla’da vahşice katledilen Pınar Gültekin’in katilinin haksız tahrik indiriminden faydalanabileceğine hüküm getirmesi bir kez daha bu iktidarın kadına yönelik şiddetle mücadele kararı olmadığını gösterdi. 

 

Kadınların aileleri içinde, evde, sokakta ve işyerlerinde güvende olması için İSTANBUL SÖZLEŞMESİNE DÖNÜLSÜN ve kadını şiddet ve istismardan, ayrımcılıktan koruyacak uluslararası standartlar hayata geçirilsin, ulusal mevzuat buna göre düzenlensin istiyoruz! 

İşyerinde şiddet ve tacizin önlenmesini düzenleyen ILO’nun 190 Sayılı Sözleşmesi’ne taraf olunsun ve sözleşmeyle ilgili düzenlemeler yapılarak uygulamaya konulsun diyoruz. 

Sevgili Kadınlar, 

KESK’li kadınlar olarak bizi yok sayanlara SİZİN YERLİ VE MİLLİ, ‘KUTSAL’ DUVARLARINIZ BİZE DAR GELİR diyor, tüm kamu emekçisi kadınları ERKEK EGEMEN SINIRLARA VE KAPİTALİST SÖMÜRÜYE KARŞI EMEK VE ÖZGÜRLÜK MÜCADELESİNİ BÜYÜTMEYE çağırıyoruz. Kadın emeğini görünmez kılan, savaşlarla yoksullaştıran, güvencesizleştiren ve yaşam hakkını elinden alan, otoriter politikalarınızı kabul etmiyoruz. 

KESK olarak, kadınların uğradıkları eşitsizlik, ayrımcılık ve sömürüye karşı seslerini daha fazla yükseltebilmeleri, taleplerini alanlarda dillendirebilmeleri için 8 Mart’ın Türkiye’de tüm kadınlar için resmî tatil ilan edilmesini talep ediyoruz.

Geçmişten bugüne mücadele ederek, örgütlenerek, direnerek ve dayanışarak dünyayı değiştiriyoruz: Bizi evle, savaşla, yoksullukla ve baskıyla kuşatmaya çalışan erkek egemen sistemin getirdiği eşitsizliğe, baskıya ve bizi susturmaya, haklarımızı gasp etmeye çalışanlara karşı birleşelim, mücadeleyi büyütelim. 

Kadınlar örgütlendiğinde, birlikte mücadele verdiğinde dünya değişir! 

YAŞASIN 8 MART!         




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —