Haber: Mehmet Rebii Özdemir
(SAMSUN)- ADD Samsun şubesinin geleneksel kahvaltı ve söyleşinde bu yıl, tarihçi, yazar, öğretim akademisyen Tuğgeneral Naim Babüroğlu “Atatürk ve Cumhuriyet” konulu söyleşiye konuşmacı olarak katıldı. Söyleşide CHP’li Samsun Milletvekili Murat Çan’da bir konuşma yaptı.
ADD Samsun şube başkanı Deniz Gömeç, dernek olarak geleneksel hale getirdikleri kahvaltılı “Atatürk ve Cumhuriyet” konulu söyleşide şunları söyledi.
“Millî mücadelede benzer bir çatı altında başlamış ve bizzat şu anda üstünde bulunduğumuz topraklarda Mustafa Kemal Atatürk'ün liderliğiyle devam etmiştir. Ancak Cumhuriyet düşmanlarının hesapları her zaman devam ettiği ülkemizde kurulduğu günden çok kısa bir süre sonra Cumhuriyet düşmanı gericilerin, yobazların dikkatini çeken ve aydınlanmayı yok etmek isteyen terör örgütü mensuplarının kurucularımızı şehit ettiği derneğimizin üyeleri onlardan ve Mustafa Kemal Atatürk'ün Bursa Nutku ve Gençliğe Hitabesinden aldığı görevle topluma yol gösterici çatı örgütü olma görevini devam ettirmektedir. Derneğimizin ülkemizde kurulduğu gün olan çoğu tehlike bugün hala devam etmektedir. Bu üstelik tehlikeler hiçbir siyasi görüş ayırmaksızın vatandaşımızın canına da mal olacak şekilde sadece siyasi değil toplumsal bir şekilde de artarak devam etmektedir. Peki bu durumda ne yapmak gerekmedir? Tatil için giden vatandaşlarımızın ihmaller yüzünden yanarak can verdiği, ekmek parası için yer altında çalışan ve yine benzer ihmaller yüzünden can veren madencilerimiz için, denetlenmeyen inşaatlar yüzünden 8 şehrin birden neredeyse yok olduğu derem felaketleri için ne yapılmalıdır? Cahil bırakılan insanlar yüzünden katledilen çocuklarımız, artık aileleri tarafından bile yaşamalarına izin verilmeyen Narin kızlarımız ve bir sayıdan ibaret olan kadın cinayetlerimiz için ne yapabiliriz? Sadece fıtrat diyerek işin sorumluluğunu almaktan kaçınan siyasi irade bilmelidir ki bu felaketleri önlemenin tek yolu, bir gün benim sözlerim bilimle çatışırsa bilimi tercih edin diyen Mustafa Kemal Atatürk'ün fikirlerini ve metotlarını kendilerine rehber etmemizden geçmektedir. Bu metotların en güzeli ki, birazdan Değerli Komutanım Naim Babüroğlu’da sunumunda bahsedeceklerini düşünüyorum, Mustafa Kemal Atatürk'ün Trablus ve sonrasında Kurtuluş Savaşı'nda gösterdiği askeri dehanın sonucu olan Türk milletinin birbirine kenetlenmesini sağlamaktır. Bugün geldiğimiz noktada özellikle bu salonda olan veya olmayan Aynı düşünceyi paylaşan, yani hakkın, hukukun, adaletin egemen olduğu ve tam bağımsız, layık, demokratik Türkiye Cumhuriyeti sevdalısı insanların yani bizlerinde birbirine sıkıca kenetlenmesi gerekmektedir. Bizler bölücü ve ayrılık çoğunlukları yok ederek tek bir ülke yolunda ilerlemeliyiz. Bu ilerlemeyi sağlamanın yolu da öncelikle kendi kurumlarımızda hakkın, hukukun ve adaletin sağlanmasından geçmektedir. Kurumlarımızda sadece kendimiz için bir adalet sistemi değil, toplumun tüm kesimleri tarafından tartışılmayacak şekilde uygulanacak bir adalet ve hukuk sistemini oluşturmak gerektirir. Örneğin, önceki dönem başkanımız Sayın Birol Yelekin’in savunmasının dahi alınmadan ihraç edilme çabası, geçtiğimiz günlerde ihraç edilen teğmenlerle ilgili konuştuğunuz hiçbir cümlenin muhataplarınca ciddiye alınmaması demektir. Zira muhataplarınız size Önce kendinize bakın diyerek sizin ve sonrasında kurumun itibarını yok saymak isteyecektir. Ve maalesef yine bu durumu düzeltmek kurtuluşunun ilk adımının atıldığı bu şehirde olan siz değerli yoldaşlarımıza düşmektedir. Bu konuyla ilgili üyelerimizin çalışması olan dilekçe eylemi de zaten kahvaltı sırasınca sizlere sunulmuştu değerli konuklarım. Son olarak şunu söylemek isterim ki, Başarının yolu önce kendi içimizde güveni ve birliği sağlamaktan ve ardından birlikte mücadele etmekten geçmektedir. Buradaki çocuklarımız başta olmak üzere tüm çocuklarımıza güzel bir gelecek bırakmak adına her türlü kişisel çıkardan aralara canla başla çalışmalıyız.”
CHP’li Samsun Milletvekili Murat Çan’da şöyle dedi.
“Sayın Komutanım, burası İlkadım şehri, kuruluşun, kurtuluşun şehri. Atatürk'ün ayak bastığı yer hemen tam da burası, buranın belki 50 metre daha kuzeyi. O nedenle bugün burada bize yapacağımız sunum, tarihimizi tekrar hatırlamak, kendimizi tekrar farkındalaştırmak ve bu onuru sizler sayesinde tekrar yaşamak için bir fırsat olacak. Ben çok kıymetli misafirimizi yakın takip eden bir sivil vatandaşım, vatandaşlığım milletvekilliğinden önce. İki tespitini burada vurgulamak isterim. Detayını kendisi mutlaka açıklayacaktır. Bunlardan bir tanesi taktik ve strateji. Ne demektir? Bunun tanımı. Bu tanımı bundan 2000 yıl kadar önce savaş sanatının yazarı sevgili Sun Tzu yapmış. Biz de karınca kararınca kendi hayat tecrübemizde taktik nedir, strateji nedir kararlar vermeye çalışırken o kitabı okuduktan yaklaşık bir ay, iki ay kadar sonra Naim Babüroğlu komutanımız bu tanımı çok efsane bir şekilde yapmıştı. Dolayısıyla o bence aktüaliteye kendisi tarafından hatırlatılmış bir hikâye olduğu için ben onu kendisine bırakayım, belki sunumumda vardır. Bir diğeri, AKP eliyle FETÖ, bütün Türkiye'ye sızmışken şöyle bir tespit yapmıştı. 81 vilayetin emniyet müdürlerinin 74’ü FETÖ'dense kalan yedisi oraya sızmıştır. Dolayısıyla o 74 kişi oraya yerleştirilmiştir diyerek siyasetin ötesinde AKP'nin o 22 yıllık zulmünün karşısında kendi adına bireysel bir duruş sergileyip hemen hemen her akşam, haftanın 7 günü kendisine ait hiçbir özel gündem taşımadan bizleri aydınlatmaya, Türkiye kamuoyunu bilgilendirmeye dönük bir çalışmanın neferi. O nedenle çok kıymetli, en az bir siyasi kimlik düzen yapı kadar da bu faşist yağmura çok net bir duruş sergileyen, katkı sunan, çok kıymetli bir komutan, çok kıymetli bir akademisyen aynı zamanda. Bizim, bizi bu akademisyen tarafı da çok fazla ilgilendirmeli. Çünkü şu anki bilgilendirmesi daha çok oradan. Ben kendisine teşekkür ediyorum. Kendi sunumlarının Samsun siyasetine, Samsun Sivil Toplum Örgütü üyelerine, bu direnişin paydaşlarına önemli katkılar sunacağını düşünüyorum.”
ADD Samsun şubesinin konuğu olarak “Atatürk ve Cumhuriyet “konulu söyleşiye katılan konuşmacı Emekli Tuğgeneral, tarihçi yazar Dr. Naim Babüroğlu’da konuşmasında şunları ifade etti.
“Bir mücadele yolculuğuna başlayan Mustafa Kemal Paşa'nın 19 Mayıs'ta ilk adımı attığı yer Samsun. Muhteşem bir yer Samsun. Hem Türk tarih açısından bir dönüm noktasıdır, hem de Dünya Millî Mücadele tarihi arasından muhteşem bir yeri vardır Samsun’un. Eğer 19 Mayıs 1919'da genç, yakışıklı, gözü kara ve cesur, 38 yaşındaki Mustafa Kemal Paşa, ilk adımın 19. Mayıs 1919'da burada atmamış olsaydı, hanımefendiler, beyefendiler, hiçbirimiz burada olmayacaklardı. Burada bir İngiliz bayrağı dalgalandıracaklardı. Onun için şansı çok önemlidir ve İlkadım o kadar da önemlidir. Diğer konuyu konuşmama başlamadan önce, belki merak ederseniz, vekilim buradan söz ettiler. Efendim, FETÖ ya da Fethullah Terör örgütü diye örgütü dediğimiz bu yapı yok devlete sızdı, yok efendim gizlendiler. Hayır. Hayır, hiçbir zaman gizlenmediler, sızmadılar. Şımartılarak, korunarak, kollanarak, üst rütbelere yükseltilerek tercih edilerek, Şubat'ta o makamlara geldi ve ayet-i ahiriye girişimde bulundular. Eğer terfi eden, üst rütbeye yükselen 25 adet albaydan 20 albay FETÖ'cü ise yanlışlıkla 5 albay sızmıştır. 20 sızmaz. Eğer 81 Emniyet Müdürlüğü'nün 76'sı FETÖ'cü ise o zavallı 7’si yanlışlıkla sızdı. Yani devlet yanlışlıkla sızdı. Dolayısıyla tercih edildi. Bu bir tespittir bu. Ben Cumhuriyetin sohbetinde bulunuyorum. FETÖ sızmadı. Sızma ihtiyacı duymadı. Bilerek, olanarak, korunarak tercih edildi.
. Yanlışlıkla diğerleri sızmış. Farkında olmadan. Özellikle 2011-2015 yılları, Türk Silahlı Kuvvetlerde FETÖ'nün altın çağının yaşadığı yıllardır. Ve o zaman biz has değiliz. Yerimize gelenler de aydınlanmayın içinde bulunurlar. Dolayısıyla burada komutanların da tabii büyük günahı var. Eğer bir komutanın, emir subayı, Sekreteri, özel kalem müdürü, şoförü, FETÖCÜ ise bu bir tercih. Bu sıfır olmaz. Bunu söyleyeyim. Bunun altını tespit olarak çizdikten sonra evet, Mustafa Kemal. Ben ADD konferanslarını anlatıyorum tabii yurt dışında, yurt içinde. Mesela önümüzdeki hafta Burdur'da olacağım, belediye başkanı. Ondan sonra iki hafta İsveç'te, sonraki hafta Almanya’da ve Atatürk ve Cumhuriyeti anlatıyorum tabi, fakat size bir itirazda bulunayım. Bu kadar yıldır anlatıyorum, doktora yaptım, kitaplarım var ama her anlattığımda tüylerim diken diken alıyorum. Sanki çok zor bir sınava hazırlanan bir öğrencinin psikolojisi, baskıyla heyecanını yaşıyorum. Her anını. Neden biliyor musunuz? Çünkü Mustafa Kemal Atatürk'ü anlatmak kolay değil” dedi.