Haber: Mehmet Rebii Özdemir
(SAMSUN)- Samsunlu bir grup genç Samsun’un Atakum ilçesinde Cumhuriyet mahallesinde toplanarak Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasını ve serbest bırakılmamasını protesto etmek için yürüyüş yapmak istemelerine güvenlik güçlerince izin verilmeyince toplandıkları yerde yürütülmemelerini ve tepkilerini dile getiren basın açıklamasında bulundular.
Ekrem İmamoğlu’nun serbest bırakılması için toplanan Samsunlu gençler adına Diyar Dağ, yaptığı konuşmalarda şunları ifade etti.
“Bugün burada hep beraber hak, hukuk, adalet diyen arkadaşlarımla, sıra arkadaşlarımla beraber, hemşerilerimle beraber burada buluşup gençliğin sembolü olan körfeze defalarca yürüdük. Bu yürüyüşlerimizde bir tanesinde bile taşkınlık, huzursuzluk çıkartmadık. Anayasaya aykırı hiçbir şey yapmadık. Bugün burada gereğinden çok çok daha fazla memur arkadaşlarımız toplandılar. Bugüne kadar yürüyüşlerimizin tamamında anayasal haklarımızı kullanırken hatta Onur Anıtındaki bir yürüyüşümüzde polis evinin önünden geçerken ODTÜ’de, Boğaziçi'nde, İstanbul'da, Beşiktaş'ta, Kadıköy'de olan yapılan orantısız gücü yanı sıra görevini onuruyla, şerefiyle yapan polis arkadaşlarımızı defalarca alkışladık. Bugün hep beraber polis arkadaşlarımızı bir daha alkışlayalım. Hepimiz topluma hizmet ediyoruz, hepimiz. Bugün biz Mücadeleyi hayatımızın her alanına boykotuyla, yürüyüşüyle, sloganıyla, sivil itaatsizliğiyle, her şeyiyle beraber hayatımızın her alanına mücadeleyi vermiş. Mücadeleyi hayatının her yanına serpiştirmiş arkadaşlar, akranlarımız gençler olarak. Türkiye Cumhuriyeti'nin anayasasına uygun şekilde yürüyüşümüzü tertip ederken bugün burada gereğinden çok çok daha fazla polis bizi sindirmek üzere, bizi yıldırmak üzere toplandı. Kalkanlarıyla, kasklarıyla, coplarıyla. Sinmiyoruz, yılmıyoruz” şeklinde ifade etti.!
Bizi sindirmeye yıldırmaya çalışıyorlar!
Güvenlik güçlerinin izin vermediği gençler adına konuşmasına devam eden Diyar Dağ, açıklamasının devamında şöyle dedi.
“Atakum’dan Silivri zindanlarına selam olsun. Ekrem İmamoğlu’na selam olsun. Defalarca yürüyüş düzenledik, defalarca anayasal hakkımızı kullandık. Anayasanın 34. maddesi gayet açık. Şu anda hukuksuzluk yapan bizler değiliz. Şu anda gençlerin anayasal hakkı ellerinden alınıyor. Yürüyüşe müsaade etmemek hukuksuzdur. Biz mücadeleyi hayatının her alanında sürdüren gençler olarak slogan atamayacaksak yürüyemeyeceksek fikrimizi bağıra bağıra söyleyemeyeceksek o zaman hukuksuzluk yapan bizler değil hukuksuzluk yapan iktidardır. Mücadele her zaman buradaki arkadaşlarımın hiçbiri buraya siyasi bir parti için, siyasi bir inisiyatif için, sivil bir toplum için, hareket için gelmedi. Bağımsız öğrenciler olarak, bağımsız gençler olarak, hemşeriler olarak burada toplanıp, burada mücadeleyi büyütmek amacından başka hiçbir amacımız olmamasına rağmen burada yürüyüş yapma hakkımız elimizden alınıyor. Bizi sindirmeye, yıldırmaya çalışıyorlar. Bizler sivil öğrenciler olarak toplanırken, sosyal medyadan birbirimizi tanıyıp, birbirimizle buraya birleşip mücadeleyi büyütmeye çalışırken, Eğer iktidar bugün Filistin için yürüyüş düzenlediğinde hiçbir müdahale, hiçbir müdahale olmuyorsa ama Cumhuriyet Halk Partili üyeler ya da başka sivil inisiyatifler, diğer siyasi partiler Filistin için yürümeye karar verdiği zaman müdahale oluyorsa, orantısız güç kullanılıyorsa burada anayasa taraflı olarak icra ediliyor demektir. Burada, buradan İstanbul'daki kardeşlerimize, mücadele arkadaşlarımıza selam olsun. Burada eğer bir hak bir taraf bir tarafın temsili yetiyle ortaya çıkıyorsa burada bir problem var demektir. Biz tam bağımsız hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti'nin anayasasında 34. maddeyle beraber istediğimiz şekilde istediğimiz zaman fikrimizi bağımsız bir şekilde hiç kimseye zarar vermeden hiçbir kimsenin özgürlük anayasal hakkın sınırlarını çizgilerini aşmadan hakkımızla beraber hukukumuzla beraber adaletli bir şekilde yürümek istedik. Ankara'dan beş yüz kilometre uzakta toplandık ama görüyoruz ki saray bir şeylerden korkuyor. Saray gençlerin iradesinden korkuyor. Bugün kimden korktuğunu anlamadığımız şekilde saray Türk bayrağından mı korkuyor? Filistinli savunan gençlerden mi korkuyor? Hakkını hukukunu arayan gençlerden mi korkuyor? Silahsız, sivil bir şekilde birbirini tanıyan gençlerin topluluğundan mı korkuyor?”
Sokaklar korkulacak, çekinilecek yerler değil
Sokakların hakkın, hukukun bağırıldığı, özgürlüğün, adaletin istendiği yerler olduğuna dikkat çeken Diyar Dağ;.
“Sloganlardan mı korkuyor? Türkiye Cumhuriyeti'ni her zaman tam bağımsız bir hukuk devleti layık bir hukuk devleti olarak kalmasından mı korkuyor? Sokakta bağıramayacaksak sandık getirin sandığa oy verelim. Sandığa oyumuzu atalım. İstanbul'da Beylikdüzü Belediye Başkanlığı'nı beş sene İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı'nı beş sene halkın isteği ve desteğiyle yoğun desteğiyle beraber tekrardan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olmuş Ekrem İmamoğlu'na Eğer bugün Silivri zindanlarındaysa o zaman verdiğimiz oy da geçerli değil demektir. Verdiğimiz oy da anlamsız demektir. Verdiğimiz oyun anlamsız olduğunu görünce hep beraber sokaklara dökülmemiz de haktır. Sokaklar korkulacak, çekinilecek yerler değildir. Sokaklar devlete kafa tutulan yerler değildir. Sokaklar hakkın, hukukun bağırıldığı özgürlüğün, adaletin istendiği yerlerdir.
Mücadeleyi her geçen gün büyüteceğiz. Mücadeleyi kuvvetlendireceğiz. Daha çok arkadaşımıza, daha çok hemşerimizle birlikte beraber güçlenerek mücadeleyi büyüteceğiz. Bugün yürümemize izin vermeye polis abilerimizin de hakkını savunuyoruz. Arkadaşlar bugün burada toplanan, bugün burada tüm sindirme politikalarına karşı bizimle beraber burada olan tüm arkadaşlarıma, kardeşlerime çok çok teşekkür ediyorum. Burada olan herkese teşekkür ediyorum. Ama şu bilinsin ki biz topluma hizmet eden asıl tarafız. Polisin de emekçinin de işçinin de hakkını bugün burada savunmak için toplandık. Gelen herkese teşekkür ediyorum. Islıklarla, alkışlarla hep beraber bugün hiç kimsenin başına bir şey gelmeden hep beraber evlerimize dağılalım” diye konuştu.
Yıldırma politikasıyla yürüyemedik
Diyar Dağ; “Bugün burada arkadaşlarımız daha önce sekiz defa da olduğu gibi hiçbir siyasi partiye hiçbir organizasyona bağlı olmadık. Tam anlamıyla bağımsız bir şekilde burada arkadaşlarımıza geldik ve yürüyüş planıyla beraber toplandık. Saat beş suları gibi burada gereğinden çok çok daha fazla polis arkadaşımız olay yerine alanımıza geldi. Tabii ki bunun sindirme politikası olduğunu tabii ki bunun yıldırma politikası olduğu gayet açıkça bir şekilde ortada. Biz yalnızca ve yalnızca anayasal hakkımızı kullanıp sloganlarımızı atıp yapılan hukuksuzluğa, oylarımızın Silivri zindanlarında olmasına ses çıkartan gençleriz. Biz bizim yanımızda Türk bayrağından başka bir bayrak yok. Bizim yanımızda mizah dolu, akıl dolu dövizlerimizden başka bir şey yok. Bizim yanımızda topluma zarar verecek. Hiçbir şey hiçbir nesne yok. Biz hayatını hayatının her alanına boykotuyla, sivil itaatsizliğiyle, hayatının her alanına mücadeleyi sürdüren gençler olarak burada anayasal hakkımızı, anayasada açıkça belirtilen 34. maddede belirtilen hakkımızı kullanmak için burada toplandık. Ancak diyalog kapılarıyla, diyalog kapılarının tam anlamıyla kapanmasıyla, polislerin bütün sokak başlarının tutmasıyla. Beraber. Tam yıldırma politikasıyla bugün yürüyüşümüzü gerçekleştiremedik. Biz burada sosyal medyada örgütlenen, bendeniz daha önce sekiz senedir topluma hizmet, halka hizmet olarak siyaset, sivil toplum, sivil inisiyatiflerde yöneticilik ve başkanlık yapmış biri olarak arkadaşlarımla beraber eğer burada slogan atarak yürüyemeyeceğiz, eğer burada oy verdiğim adamın içeride olmasına, oy verdiğim adamın parmaklıklar ardında olmasına ses çıkartamayacaksam bir hukuk devletinden bahsetmek mümkün mü? Biz burada anayasal hakkımızı kullanmaktan başka bir amacı olmadan toplanan sivil gençleriz, sivil bağımsız gençleriz.”