Haber: Mehmet Rebii Özdemir
(SAMSUN)- CHP Atakum ilçe başkanlığı tarafından Kurupelit Marina Amfi Tiyatro’da düzenlenen Adalet Emek ve Demokrasi konulu foruma CHP’li Samsun Milletvekili Murat Çan, CHP’li PM üyesi Nazan Güneysu, CHP il başkanı Mehmet Özdağ, Eğitim-Sen Samsun şube, DİSK Emekli-Sen Atakum şube, Tez-Koop-İş Samsun şube ve Halkçı Liselilerin katılımıyla ve konuşmalarıyla gerçekleştirildi.
Adalet Emek ve Demokrasi Forumunda ilk konuşmacı olarak CHP’li Samsun Milletvekili Murat Çan şunları söyledi.
“Bu önümüzdeki pazartesiye kadar uzanacak yedi günlük zaman diliminde il örgütümüz çok sayıda etkinlik yaptı. Bunların ana teması Emek konusu, Hak konusu, Adalet konusu ve benim bu zamana kadar üzerinde hiç durmadığım ama bu akşam görünen zulüm üzerine, lüzum üzerine ama doğrusu da zulümdür herhalde. Partimizin büyüklerinin artık açıklama ihtiyacı duyduğu parti içi meseleler ya da parti içinde olmayıp parti dışından bir operasyonla parti içine getirilmeye çalışılan ayrışma ve bölüşme içeren konularla ilgili birkaç şey söyleyeceğim. Ancak önce Adalet ve Kalkınma Partisi aslında öyle bir yapı olmasa da tek adam rejimi ve Türkiye'nin 20 küsur yıllık tek adamı kendini danışmanlarına tarif ettirdiği kadarıyla Türkiye'nin potansiyel padişahı 23 yılda bizden neler çaldı bunları konuşmak lazım.Önce vatan, millet, bayrak suiistimalleriyle milli değerlerimizi çaldı. 2008’e kadar sıcak para politikalarıyla insanların gözüne sosyal devlet gibi görünürken 2008 yılında emeklilerimizin emeğinin en az yarısını çaldı. Gençlerimizin umudunu ve geleceğini çaldı. Çiftçilerimizin ümidini, bereketini ve üretimini çaldı. Dolayısıyla eğer bugün birileri mutlak ya da mutlak Butlan arıyorlarsa 2002'ye dönecekler. 2002'den bugüne kadar ki icraatlarının hepsinin anlamsız, gereksiz, usulsüz ve kanun dışı olduğu uygulamalar olduğunu görecekler ve tek adam rejimine mutlak Butlan diyecekler. Hikâye buradadır, onun dışında Cumhuriyet Halk Partisi'ni demokratik usullerle her bir kongre üyesinin hür iradesiyle yapılan ilk seçimlerde halkın iktidarı ile buluşturan, yerel yönetimler açısından halkın iktidarı ile oluşturan %37’sinin güvenini ve gönlünü kazanan genel başkanımız ve merkez yönetimimizin emeklerine hiç kimsenin en ufak bir söz söyleme hakkı yoktur. Bu vatandaşlarımızın bizi oy veren vermeyen tüm vatandaşlarımızın güvenini ve seçmen iradesini gösterdiği genel merkezimizin iradesinde hiçbir şekilde karşılık bulmayacaktır bu mutlak burada. Çünkü vatandaşımız 411 belediyenin bunlardan 14 tanesi büyükşehir 21 tanesi il belediye başkanlığı olmak üzere bu zamana kadar 1977'den sonraki en yüksek nüfus açısından belediye sayısıyla Türkiye'de genel başkanımıza, genel merkezimize bu güveni, bu oyu vermiştir. Bugün, dün ve bugün Avrupa'da Almanya'da sosyal demokratların ayakta alkışladığı bir genel başkanın mutlak Butlan şeklinde seçmeni kongre üyelerinin iradeleriyle yok sayılacak hiçbir hali yoktur. Bugün yüzüncü günün doksan sekizinci gününde olan Salı günü 100. günü tamamlayacak Cumhurbaşkanı adayımızın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanımızın esaretini toplumun İstanbul açısından dört kez gönlüne kalbine girmiş Ekrem İmamoğlu'nun esaretini hiçbir şeyle hiç kimse açıklayamaz. Burada bir hak gaspı vardır. Hukuk gaspı vardır. Yargı aparatlaştırılmıştır, araçsallaştırılmıştır. Daha da kötüsü ya da aynı oranda kötüsü Türkiye Cumhuriyeti'nde ve ondan önceki kök devletlerimizde, yönetimlerimizde görülmemiş bir şekilde akademi aparatlaştırılarak bir zulüm uygulanmaktadır. Dolayısıyla Butlan aramak isteyenler, o kelime neyse ne anlam ifade ediyorsa, Butlan aramak isteyenler Beştepe'deki saraya baksınlar, tek adamın gözünün içine baksınlar. Buradan parti içinde birbirine karşı gelecek ikbal kaygıları için ateş eden dümen kıran herkes hiçbir şey çıkmayacağını tam tersine partimizin buradan güçlenerek çıkacağını düşünerek kendi tavırlarını lütfen dikkat etsinler. Sosyal medya hiçbir şekilde aile içi konuların hatta olmayan konuların konuşulacağı birbirine ateş edileceği yer değildir. Partide milletvekilliği yapmış insanların kalkıp da sosyal medyaya bir il başkanımızın ailesiyle ilgili tamamen gerçek dışı yalan ifadelerle toplumda mühendislik yapmaya çalışacağı yer hiç değildir. O nedenle bizim Bu zamana kadar eksik yaptıysak eğer ya da tevessül edenler açısından söylüyorum. Bugünden sonra hiçbir şekilde ayrışmaya, bölünmeye birbirimizin, çocuklarımızın geleceğiyle, cumhuriyetin geleceğiyle oynamaya hakkı yoktur” diye konuştu.
PM üyesi Nazan Güneysu’da konuşmasında şöyle dedi.
“Bir forumda değiliz. Bugün burada bu ülkenin hakkı gasp edilen sesi kısılmak istenen milyonlarının vicdanlarıyız. Bugün burada millet iradesine sahip çıkmak için toplandık. Çünkü biz biliyoruz ki iradesine sahip çıkamayan bir halk yarınlarına da sahip çıkamaz. Bir yanda seçilmişlerin yerine atanan kayyumlar öte yanda hukukun değil, talimatların karar verdiği mahkemeler. Bir yanda sandıktan çıkan iradeye darbe, diğer yanda konuşan değil, biat eden bir toplum yaratılmak isteniyor. Ama biz susmuyoruz, susmayacağız da. Çünkü adalet susarsa toplum çürür. Demokrasi susturulursa halk da susar. İşte bu yüzden bugün burada Samsun'un yüreği Atakum'da hakka, hukuka ve demokrasiyi susamış halkımızla birlikteyiz.”
İşçiler adına da Tez-Koop- İş Sendikası Samsun şube idari sekreteri Buket Özden;
“Bugün ülkemizin içinde bulunduğu bozuk düzende işçiler, emekçiler, yoksul halklar her geçen gün daha yoksullaşmaktadır. 600 bin kamu işçisinin 6 aydır beklediği zam oranı ne acıdır ki işçilerle dalga geçen niteliktedir. Yüzde yüz elli zam, yüzde yüz elli enflasyonu yaşandığı ülkemizde Kamu Çerçeve Protokolünün ikinci teklifinde yüzde yüz on altı olan zam oranı yüzde on yedi olarak güncellenmiştir. Bu oranı hiçbir şekilde kabul etmeyeceğimizi ve bu gülüç rakamların sermayenin isteklerine hizmet eder nitelikte olduğunu biliyoruz. Günden güne gelirde adaletsizliğin yaşandığı ülkemizde halkın tüm iradesi yok sayan bir ülke yönetimine karşı karşıyayız. Ülkemizin dört bir yanında yaşanan kayyumlara bir an önce soverilerek seçilmişlere saygı duyulan layık demokratik bir hukuk düzeni istiyoruz. Bugün İstanbul Belediye Başkanımız, gazeteciler ve birçok seçilmişin aylardır hukuksuz bir biçimde içeride tutulması, yazılı ve görsel basında uygulanan yasaklar, ekran karartmaları, ülkemizin adaletsizlikler ülkesi olmaya doğru yol aldığını üzülerek belirtmekteyim. Fakat umutsuz değiliz. Bizler hepimiz elimizi taşın altına koymak zorundayız. Yaşanan tüm bu adaletsizliklere, yoksullaştırmalara, hukuksuz uygulamalara karşı yine ve yeniden hukuk düzenini inşa edeceğimiz güzel yarınlar için, kadınların ve çocukların ölmediği, dünyada yaşanan soğuk savaşların ve silahlanmanın son bulduğu bir düzen için, bilim ve laikliğin ışığından ayrılmadan güzel yarınlar için el ele vereceğiz” diye konuştu.
Samsun EMO (Elektrik Mühendisleri Odası) ve SAMÇEP adına da Adnan Korkmaz Korkmaz şumları söyledi.
Adnan Korkmaz
Milletvekilimiz, il başkanımız, ilçe başkanımız hukuk hakkından bahsetti. Adalet hakkından bahsetti. Sendikacı arkadaşımız sendikalı haklardan bahsetti. Düz emekli sana arkadaşımız emeklilerin hakkından bahsetti. Muhtemelen az sonra eğitimci arkadaşlarımız eğitim hakkımızdan bahsedecek. Sağlıkçı arkadaşlarımız sağlıkçı sağlık hakkından bahsedecek. Ama haklarımızın bence en önemlisi çevre hakkı. Değerli dostlar, değerli arkadaşlar hepimiz hepimiz sağlıklı bir çevrede yaşama hakkına sahibiz. Hepimiz çevreyi korumakla yükümlüyüz ve sadece bireysel olarak da kamu kurumları olarak da meslek odaları olarak da bu sorumluluk hepimizin üzerine düşmektedir. Yarın belki siyasi iktidarlar değişecek. Çevre hakkı niçin önemli diyorum? Siyasi iktidarlar değişecek. Buradan birileri gelecek. Düzgün arkadaşlar, iyi yöneten arkadaşlar, belki sağlıkla ilgili sorunları çözecek, hukukla ilgili sorunları çözecek, emekleri sorunlarını çözecek. Ama sorunların en zor çözüleri çevredir arkadaşlar. Çevreye yapılan talimatlar, çevreye yapılan rahat temelli politikalar maalesef ve maalesef çözülmesi çok zor ııı olaylar. Çünkü geleceğimizin gelecek nesillere karşı bu çevreyi bizim hepimizi koruma gibi bir görevi var.”
Halkçı Liseliler adına Yağız Demiral şöyle dedi.
“17 yaşımda bir lise öğrencisiyim ve burada liseli genç arkadaşlarımın adı altında konuşuyorum. Bakın biz yorulduk. Biz bu saçma üniversite sisteminden yorulduk. Bu saçma sapan iktidardan yorulduk. Biz maddiyat bir yerinden yorulduk. Teşekkür ederim. Bakın biz gençler olarak şimdi bazı büyüklerimiz diyorlar ki sizin bu işlerle ne işiniz var? Biz gençler olarak yani şurada ortadaki resmi olan Atatürk'ün gençleri olarak biz bu sorumluluğu zamanında almazsak ülkemiz evin Arap'ına, Amerikan'ına, İran'ına satılır. Biz bu ülkeyi tırnaklarımızla dedelerimiz kazıdı ve biz bu ülkeyi bırakmayacağız. Benim bir de şöyle bir sorunum var. Liseli arkadaşlarımın adı altında. Şimdi hepinizin çoluğu var, çocuğu var. Buna benim annem babam da dahil. Bizim burada olmamızdan korkuyorlar. Biz ne bu iktidardan korkuyoruz, ne bu saçma sapan dönemlerden korkuyoruz. Biz bunların Atatürk'ün gençliği olarak Cumhuriyet Halk Partisi gençliği olarak bunların üstesinden geleceğiz. Sizlere söz veriyorum. Ekrem Başkan'ın da dediği gibi gençliğimiz var, yolumuz uzun.”
