Haber: Mehmet Rebii Özdemir
(SAMSUN)- ADD Samsun şubesi Onur Anıtı önünde 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü nedeniyle bir basın açıklaması düzenledi. Düzenlenen basın açıklamasında ADD Samsun şube başkan yardımcısı Havva Kocakaya şöyle dedi.
“8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü dolayısıyla, kadınların toplumsal hayattaki önemini bir kez daha vurgulamak için bir araya geldik. Hepiniz hoş geldiniz. 8 Mart, sadece bir kutlama günü değil, aynı zamanda kadınların eşitlik, adalet ve özgürlük mücadelesinin simgesidir. Bu mücadelenin başlangıcı olan 8 Mart 1857 yılında, Amerika’nın Newyork kentinde Tekstil Fabrikasında çalışan yüzlerce kadının, düşük ücretlerini, çalışma saatlerini ve çalışma koşullarını, protesto etmek için grevler yapmasıyla başlamış, fakat ne yazık ki, bu grevler sırasında çıkan yangında 129 kadın işçinin kurulan barikatları aşamaması sonucu mücadelelerini, canlarıyla ödemek zorunda kalmışlardır. Bundan tam 168 yıl sonra, bu mücadelenin tam bir benzeri olmasa da; Ülkemizde, yakın tarihte, Bolu Kartalkaya, Grand Otelde, işverenlerin yine parayı öncülleyen zihniyetlerinden kaynaklı, ortam koşullarının iyileştirilmemesi, önlemlerin alınmaması sonucu çıkan yangında, 78 insanımız, yanarak can vermiştir. Bu canlarımızdan biri de ekmek parasını kazanmak için geldiği otelde, çıkan yangında, yaşamla ölüm arasında verdiği mücadele, hatta ve hatta iki seçeneği de ölüme giden, 12. Kattan atlamak mı? alevler arasında kalarak yanmak mı? “Yönündeki seçimiyle, Şevval Şahin’in hikayesi hepimizi derinden sarsmış, acı izler bırakmıştır. Maalesef onun da çalıştığı iş yeri kendisine mezar olmuştur. Görüldüğü gibi şartlar ne olursa olsun aradan kaç yıl geçerse geçsin, insan hayatı bu kadar değersiz, Emek bu kadar ucuz olduğu sürece daha çok sayıda insanımız, canlarımız kaybedilecektir. Ülkemizde her geçen yıl çalışma şartlarının daha da kötüye gitmesi, Ekonomik sıkıntılar yüzünden, iş yerlerinin kapanması, mevcut olanlarda ise, Erkek çalışanların tercih edilmesi, Kadının doğurganlık gibi pozitif özelliklerinin iş gücü kaybı düşünülerek, dezavantaj gibi görülmesi, aynı işyerinde, Erkek çalışanlara göre, kadınlarımızın kariyerlerinde üst kademelere yükselmesini engelleyen Cam tavan diye tabir edilen uygulamalara maruz kalmaları sonucunda da, Toplumsal cinsiyetçi bakışın kadınların hayatına getirdiği ayrımcılığın ve de eşitsizliğin, gittikçe derinleşme sebeplerinden bazılarıdır.”
Kadınlar her alanda büyük başarılara imza atmışlardır
Kadınlara verilen haklar, çoğunlukla yasal düzeyde kalmış ve sosyal alanda aynı hızla ilerleme sağlanamadığına değinen Havva Kocakaya;
“Unutulmamalı ki; Bir toplumun ilerlemesi, ancak kadın ve erkek bireylerin eşit haklara sahip olmasıyla mümkündür. Tarih boyunca kadınlar, eğitimden siyasete, sanattan bilime, ekonomiden sosyal hayata kadar her alanda büyük başarılara imza atmıştır. Bir toplum, cinslerden yalnız birinin Cumhuriyet’in gerektirdiklerini elde etmesiyle yetinirse, o toplum yarı yarıya zayıflamış olur. Bizim toplumumuzun uğradığı başarısızlıkların sebebi, kadınlarımıza karşı ihmal ve kusurdur” diyen Mustafa Kemal Atatürk bunun gereğini, Cumhuriyetin kurulmasıyla birlikte, “kadınların eşit haklara sahip olması gerektiği” gibi aydınlık bir düşünceyle dünyanın birçok ülkesinden önce, kadınlara sosyal ve siyasal (seçme ve seçilme gibi) haklar vermiştir. Ancak bu haklar, çoğunlukla yasal düzeyde kalmış ve sosyal alanda aynı hızla ilerleme sağlanamamıştır. Bugün hâlâ kadınlar pek çok ülkede eşitsizlikle, şiddetle, ayrımcılıkla ve adaletsizlikle, karşı karşıya kalmakta, en kötüsü de yaşam hakları ellerinden alınmaktadır. Son yıllarda, Kadın, Çocuk, hatta Bebek cinayetlerinin her geçen yıla oranla daha çok artması, arttıkça da sıradan bir olay haline gelmesi ve işlenen Cinayetlere, namusumu temizledim, rızası vardı, beni tahrik etti gibi savunmalarla, suçlara kılıflar hazırlanması ve Toplumun gözünde suçu hafifletme, suçluyu ise aklama çabaları, yargının da yönlendirilmesi sonucunda da faillerin kısa süreli ceza almaları sağlanmaktadır. Bu kişiler, cezaları bittikten sonra, yeniden toplum hayatına karışıp tekrar suç işlemeye devam ettiklerine şahit oluyoruz. Tıpkı Samsun’da Eşi tarafından öldürülen Saadet Çay’ın dünkü duruşmasında, failin 23 yıl hapis cezasına almasına Artık şaşırmıyoruz. Tüm bunların sonucu olarak da her geçen yıl bu sayıların artışımı görüyoruz. Ülkemizde içişleri bakanlığının açıkladığı verilere göre 2013-2023 yılları arasında 3850 kadının öldürülmesi, Yüzlerce kız çocuğunun evlenmeye zorlandırılması yaşam ve eğitim haklarının ellerinden alınması, kabul edilebilir bir durum değildir. Buradan bir kez daha yetkililere sesleniyoruz. Kadınlara Yönelik Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi, Sözleşmesi (CEDAW) ve İstanbul Sözleşmesi ile ulusal mevzuattaki 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun’un gerekleri bir an önce hayata geçirilmelidir. Hep birlikte daha adil, eşit ve şiddetsiz bir dünya için mücadele etmeye devam etmeliyiz. Bu anlamlı günde, emek veren, üreten, hayata değer katan tüm kadınların, Dünya Kadınlar Günü’nü kutluyor, eşit ve adil bir gelecek için hep birlikte mücadele etmeyi ve çalışmayı diliyorum. Bizlere gönülden destek veren siz değerli katılımcılara da teşekkür eder, saygılar sunarım” dedi.
Atakum Kent Konseyi yönetiminden Tuğba Ekmekçi’de Hürriyet gazetesi yazarlarından ve vefat eden Bekir Coşkun’un “Kadınlar Gittiğinde” makalesinden bir pasaj okudu.
Onur anıtı önünde toplanan kadınlar, hunharca öldürülen kadınların isimleriyle nasıl öldürüldüklerini ifade eden konuşmaları yaptılar.
Konuşmalar şöyle;
Ben Saadet Çay, boşanma aşamasında eşim tarafından vurularak öldürüldüm.
Ben Kader Yıldırım, eşimin kuzeni tarafından boğazı kesilerek öldürüldüm.
Ben Yıldız Yılmaz, eşi tarafından sokak ortasında vurularak öldürüldüm.
Ben Muradiye Terzi, apartman görevlisi eski sevgilisi tarafından vurularak öldürüldüm.
Ben Huriye Özkan, ayrıldığım eşim tarafından bıçaklanarak öldürüldüm.
Pınar Gültekin, Cemal Metin Avcı tarafından öldürüldü. Cesedi bir varilin içinde yanmış ve üzeri beton dökülmüş halde bulundu.
Ben Özgecan Aslan, üniversite öğrencisi. Bir minibüste tecavüz girişimine direndiğim araç şoförü tarafından işkence edilerek ve sonrasında yakılarak öldürüldüm.
Ben Ayşenur Halil ve İkbal Uzuner. 19 yaşında iki öğrenci Semih Çelik tarafından katledildi. İkbal Uzuner'in kesilmiş başı surlardan aşağıya atıldı.
Ben Münevver Karabulut. Erkek arkadaşım tarafından öldürüldüm. Cesedim bir çöp konteynerinde parçalanmış halde bulundu.
Ceren Özdemir, 20 yaşında tanımadığı bir erkek tarafından evinin önünde bıçaklanarak öldürüldü.
Mimar Başak Cengiz, hiç tanımadığı bir erkek tarafından sokak ortasında samuray kılıcıyla katledildi.