Haber: Mehmet Rebii Özdemir
(SAMSUN)- KESK, DİSK, TMMOB ile Samsun Emek ve Demokrasi Güçleri SEDG İlkadım ilçesinde bir araya gelerek Bulvar AVM girişinde saat 19.00'da 1 Eylül Dünya Barış günü nedeniyle basın açıklaması düzenlediler. Samsun Emek ve Demokrasi Güçleri, KESK Samsun şubeler Platformu, DİSK ve TMMOB'un ortaklaşa düzenledikleri basın açıklamasını KESK'in iş kollarından Tarım Orkam-Sen Samsun şube başkanı Erdem Avcı, saat 19.00'da Bulvar AVM girişinde okudu.
1 Eylül 1939 günü Nazilerin Polonya'yı işgaliyle başlayan, insanlık tarihinin en acımasız, en kanlı ve en kirli savaşı olan, büyük çoğunluğu siviller olmak üzere milyonlarca insanın ölümü ile sonuçlanan II. Dünya Savaşının üzerinden 86 yıl geçti. Emperyalizmin bu kanlı paylaşımında en az 70 milyon insan yaşamını yitirdi ve o dönem dünya nüfusunun %3'ne denk gelen bu kayıpların tamamına yakını emekçi ve yoksul insanlardı.
Aradan geçen bunca zamana rağmen emperyalistler daha fazla kar elde etme adına sermaye ihracına, tekelleşmeye, silahlanmaya hız kesmeden devam ediyorlar. Savaşın olduğu coğrafyalarda insanlığın tüm kazanımları yok edilirken 21. yüzyılın ilk çeyreğinde kadınlar ve kız çocukları köle pazarlarında satılmakta, tecavüz, işkence, mal varlıklarına el koyma, talan ve doğa katliamları işgalci güçlerce yaygınlaştırılmaktadır. Savaşın çıkmasında hiçbir rolü olmayan coğrafyanın emekçi yoksul halkları zorla yerlerinden edilerek sürgün yollarında tarifsiz acılar yaşamakta, sığındıkları ülkelerde insanlık dışı şartlar nedeniyle yaşayan ölüler haline gelmektedirler. Maalesef geldiğimiz aşamada 'savaş suçları' dahi dava konusu yapılmamaktadır!
Öyle ki, Gazze'de BM'nin resmen ilan ettiği kıtlık nedeniyle toplu ölümlerin an meselesi olduğu bugünlerde bırakalım savaş suçlarının yargılanmasını Gazze'nin işgal ve ilhak edilmesi "çare" diye sunulur noktaya gelinmiştir. Savaşta dahi hedef olmaması gereken hastanelerin bombalanması, sağlıkçıların, gazetecilerin öldürülmesi ve uluslararası kamuoyunun buna sessiz kalışı nasıl vahim bir tablo ile karşı karşıya olduğumuzun göstergesidir.
Emperyalistler savaş politikalarına karşı emek, barış ve demokrasi mücadelesini sahipleniyoruz! "Çocuğun gördüğü düştür barış. Ananın gördüğü düştür barış. Ağaçlar altında söylenen sevda sözleridir barış…"
Barışa olan özlem ve ihtiyaç siyasi iktidarın kendi ömrünü uzatmaya yönelik bir fırsatçılığa dönüştürülmemelidir. Anayasaya, hukuka ve halk iradesine saygı duyulmalı, siyasallaşmış yargı eliyle toplumsal muhalefet unsurlarını, muhalif belediye başkanlarını ve muhalif siyasetçileri etkisizleştirme anlayışı terk edilmelidir. Siyasi gerekçelerle hukuksuz biçimde cezaevinde tutulan tüm tutuklu ve hükümlüler derhal serbest bırakılmalı ve görevlerine iade edilmelidir. Halkların eşit, özgür ve bir arada yaşadığı bir gelecek, ancak karşılıklı güvenin tesis edilmesiyle, hak ve özgürlüklerin evrensel normlar çerçevesinde güvence altına alınmasıyla mümkün olacaktır.
Suriye'de demokrasi, barış, eşit yurttaşlık, laiklik, kadın ve çocuk hakları, ekoloji mücadelesi veren tüm toplumsal güçlerin reddini temsil eden bir rejimin uygulayıcısı olan HTŞ eliyle Alevilere, Dürzilere karşı gerçekleştirilen savaş suçlarına karşı da aynı kesimlerin ve ideolojik birliktelik yaşayanların ses çıkarmaması katliamların kanıksanmasına ve duyarsızlaşmaya yol açmaktadır. Ortadoğu'da laiklik, eşit yurttaşlık, temel insan hakları ve demokrasi mücadelesi veren tüm kesimler için büyük bir tehdit haline gelmiştir. Bu rejime iktidarın ve dünyanın egemen güçlerinin verdiği tüm dolaylı ve dolaysız destekler derhal sona ermeli; Suriye' başta olmak üzere Afganistan, Filistin, Lübnan gibi cihatçı çetelerin yönetime getirildiği ülkelerin geleceği, halkların özgür iradesinin kendini bulacağı bir demokratik temelde gerçekleşmelidir Şundan eminiz ki, bu kanlı rejime ve katliamlarına dolaylı dolaysız destek veren, sessiz kalan tüm güçler tarih önünde hesap verecektir.
Ülkemizde de silahlanmaya ayrılan paylar her yıl katlanarak devam etmekte, alt emperyal yayılmacı heveslerle ülkemiz sonu belirsiz maceralara sürüklenmek istenmektedir. "Stratejik derinlik" adına girilen bazı kirli ilişkilerin ülkemizin de vekâlet savaşı yürüten ülkeler arasına girmesine neden olmaktadır.
Dünyada ve ülkemizde 1 Eylül, savaşa karşı barış ve demokrasi taleplerinin yükseltildiği bir gün iken; geldiğimiz siyasi ve ekonomik zeminde ülkemizde, ölüm, kan ve gözyaşı dışında bir sonuç üretmeyen savaş/şiddet odaklı bu politikalarda ısrarın bedelini emekçiler ve ezilenler olarak ülkenin %99'u ödemektedir.
Ekmeğimize, geleceğimize, aşımıza, ormanımıza, suyumuza göz dikenler ile halkların bir arada yaşama iradesini hedef alanlar geriye kalan %1'lik sömürü odaklarıdır. Yani savaştan nemalananlar ile emekçileri açlık ve yoksulluğa mahkûm edenler aynı çıkar çevreleridir. Dolayısıyla barış ve demokrasi talebi emek ve demokrasi güçleri için ekmek ve su kadar temel ihtiyacı haline gelmiştir.
Savaş ve militarizmin; emperyalizmin tüm yıkıcı işgaline karşı, ancak tüm ezilen halkların ve emekçilerin kendi özgür iradesini, taleplerini ifade edebileceği, demokratik düzenlerin, bu coğrafyalarda kalıcı barışı sağlayacağını biliyoruz.
Bizler, kurulduğumuz günden bu yana emek ve demokrasi barış ve özgürlükler mücadelesinde birlikte yol yürüdüğümüz diğer emek demokrasi güçleri sadece halkın ekonomik ve sosyal hakları için değil; aynı zamanda savaşa karşı, barışın ve demokrasinin örgütlü sesleri olmanın onurunu taşıyoruz. Bugün bu tarihsel kavşakta, yüreğimizde derin acılar bırakan çatışmalı dönemin tekrarlanmaması adına, devam eden sürecin emek, barış ve demokrasi lehine, halkların kardeşliğini ve bir arada yaşam zeminini güçlendirecek şekilde kalıcı barışla sonuçlanması için çaba göstermeye, süreci sahiplenmeye devam edeceğiz.
BİZ; 2. Dünya savaşının yıkıcı mirasının önünde emekçilerin ve ezilen halkların, sermaye tarafından cephelere sürülmesine ve yok edilmesine izin vermeyeceğiz. Sendikal sorumluluğumuzu yerine getirerek; emek ve demokrasi, güçleriyle birlikte hareket ederek sürece aktif müdahil olacağız. Bunun için sadece parlamentoya sıkıştırılmayan, demokratik kitle ve emek-meslek örgütlerinin de sözünü kurabildiği demokratik işleyişin hâkim olması, açık ve şeffaf şekilde paylaşılması için çaba harcayacağız.
Adaletin, eşitliğin, özgürlüğün, laikliğin, dayanışmanın, insanca bir yaşamın kalıcı hale getirildiği bir dünya ve ülke kuruncaya kadar barış mücadelesinden bir an olsun vazgeçmeyeceğiz.
1 Eylül Dünya Barış günü vesilesiyle, tüm halkları ve emekçileri; savaş politikalarına karşı ortak mücadeleyi büyütmeye, barışın dilini ve iradesini yaşamın her alanında hâkim kılmaya çağırıyoruz.